Turşu; çeşitli sebze ve meyvelerin salamura adı verilen tuz, su, sirke, limon, sarımsak gibi çözeltide bekletilerek uzun süre muhafaza edilebilecek hale getirilmesi yöntemidir.


Mayıs ayının son haftalarına denk gelen on günlük bir süreçte, her yıl düzenli olarak kutlanan bir “Uluslararası Turşu Günü” olduğunu biliyor musunuz? Bu kutlama haftası yaklaşık 1948’den beri düzenlenmektedir. Ülkemizde de Ankara’nın Çubuk ilçesinde 2005 yılında başlayarak ve her yıl Eylül ayının ilk haftası kutlanan Uluslararası Çubuk Turşu ve Kültür Festivali düzenlenmektedir. 


Her ne kadar kesin olmasa da insanoğlunun turşu kurma hikayesi 5 bin yıl öncesine kadar dayanıyor aslında. Gelin bu beş bin yıllık turşunun geçmişine birlikte göz atalım.


MÖ 2400

Besin maddelerini sirkeli, tuzlu veya benzer bir solüsyon içerisinde saklama yöntemi olarak keşfedilen turşu kurma tekniğinin tam olarak kökeni bilinmemekle birlikte, arkeologların Mezopotamya coğrafyasında bulduğu salamura yapılmış yiyecek kalıntıları MÖ 2400’lü yıllara dayanmakta. Bu tarihten birkaç yüzyıl sonra ise Hindistan’da yetiştirilen salatakların Dicle kıyılarında (Tiris Vadisi) turşulanarak saklandığı bulunmuştur.


MÖ 50

Antik Mısır’ın son helenistik kraliçesi olan Kleopatra’nın sağlıklı bir diyet sürdürmek ve efsanevi güzelliğini daim kılmak için turşu tükettiği düşünülmektedir. Kleopatra’nın aşığı Jül Sezar’ın ve diğer Romalı imparatorların da askerlerine savaş veya sefer öncesi, onları güçlü kıldığına inandıkları turşu ile beslediği tahmin edilmektedir.


MS 900

Sumatra Adası‘nda kökenlenen bir bitki olan dereotu bugün bile halen turşu yapımında kullanılmakta olan bir bitkidir. Bizim Çubuk Turşuları’nda da kullanılan Dereotu, antik Yunan ve Romalıların yüzyıllar öncesinden bilerek kullanmasına rağmen, MS 900 dolaylarında Batı Avrupa’ya taşınmış.


1402 Ankara Savaşı

Ankara Savaşı’nda Timur Han yanında getirdiği filleri köylere dağıtmış ve fillerin tüm ihtiyaçlarını köylülerin görmesini emretmiş. Filler bir türlü doymak bilmediği için köylülerin sebze ve meyvelerini yiyip bitiriyorlarmış. Köylüler fillerden sebze ve meyvelerini saklayabilmek için önüne gelen sebze ve meyveleri küplere doldurmuşlar ve fillerin yememesi için de içerisine sirke, sarımsak, tuz doldurmuşlar. İlk önceleri fillerden kaçırmak için sebzeleri sirke, tuz, sarımsak gibi koku veren ürünlerle karıştırsalar da belirli süreden sonra lezzetli olduklarını görünce bu uygulamaya devam ettirmişlerdir. Ankara’nın Çubuk ilçesinde turşu kurmanın yaygınlaşması ve lezzetli turşuların oluşturulması buna bağlanılıyor. 


1492 Keşifler Çağı:

Keşifler boyunca okyanuslar arası yolculuk yapan birçok yelkenci ve denizci, C vitamini eksikliğinden kaynaklı iskorbüt hastalığına yakalanmıştır. Kristof Kolomb’un Yeni Dünya Seferi’nde, Haiti’ye gidip taze salatalık alıp gemi mürettebatına yedirmektense, uzun yolculuklar için elverişli olan turşulama tekniğini kullanıp mürettebatın C vitamini ihtiyacını karşıladığı bilinmektedir. Ayrıca Amerigo Vespucci, Kristof Kolomb’un yanında gemiye yemeğin tedarik edilmesini sağlayan bir çalışanmış o zamanlar. Kendisine turşu tüccarı da denirmiş.


1650’ler

1659 yılında New York’ta çalışan (bugünkü Brooklyn) Hollandalı çiftçilerin salatalık yetiştiriciliğine başlamışlar. Tüccarlar salatalıkları satın alıp turşulama tekniği kullanarak fıçılara stoklamış ve bu şekilde sokaklarda satmaya başlamışlar. Bu da bugünkü turşu ticaretinin temelini oluşturmuş açıkçası. 19. yüzyılın sonlarına ve 20. yüzyılın başlarına tekabül eden dönemde, New York’a gerçekleşen son göç dalgasıyla birlikte, şehir merkezi, dünya turşu ticaretinin merkezi haline gelmeye başlamış. Türkiye’de Ankara’nın Çubuk ilçesinin turşu merkezi olduğu gibi olmuştur. 


1809

Napolyon Bonapart halka yaptığı bir teklifte, askerleri için uzun süre korunabilecek yemeklerin yapılması için en iyi turşulama yöntemini bulana bugünün parasıyla 250 bin dolara denk gelen 12 bin frank vermeyi taahhüt etmiştir. 1809’da Fransız pastacı ve şef Nicolas Appert, eğer yiyecekleri bir şişeye koyup içindeki tüm havayı çıkarıp ağzını da sıkıca kapatırsa ve bu şekilde suyu kaynatırsa, yemeklerin besin değerini kaybetmediğini keşfetmiş. Başlarda saklama için cam şişe, kapama işlemi için ise mantar veya mum kullanan şef, bu yöntemin sadece sebze ve meyveler için değil, aynı zamanda şurup, çorba ve günlük yiyecekler için de sağlıklı ve uygun olduğunu fark etmiş. Sizin de tahmin ettiğiniz üzere yarışmayı bu şefimiz kazanmış. Ama kazandığı parayı ne için harcadı gerçekten bilmiyoruz.


1858

1850’nin başlarında İskoç kimyager James Young yiyecekleri saklamak için kullanılan cam kavanozların ağzını daha sıkı kapamaya yarayan mumu keşfetmiş. 1858 yılında ise Philadelphia’da yaşayan John Mason, patentini aldığı Mason kavanozunu icat etmiş. Bu kavanoz günümüzde de kullanılmakta olup, konserveleme işlemi yapılırken daha dayanıklı olması için sağlam camdan yapılmıştır. Mason’un patenti 1879 yılında dolmasına rağmen, üretici firmalar bu kavanoz için Mason adını kullanmaya devam etmiştir.


1893

1893’te Chicago Dünya Fuarı’nda, bugün ketçap markası olarak bildiğimiz, o dönemin turşu kralı olan H. J. Heinz, yöre halkının çocuklarına, kendi standından gelip ürün tatmaları halinde küçük hediyeler vereceğini söylemiş. Amacı standın önünde toplanan kalabalığı gören insanların, Heinz’in ürünlerini merak etmesi ve ilgi göstermesiymiş. Ürün alan her müşteriye bir adet turşu rozeti (pickle pin) de verilmiş. Fuarın sonunda yaklaşık 1 milyon turşu rozeti dağıtılmış. Daha sonraları dünyanın en başarılı pazarlama taktiklerinden biri olarak kabul edilen bu yöntem, Heinz tarafından 1896, 1898 ve 1939 yılında yapılan fuarlarda da tekrar edilmiş. Hatta firma, bu rozetlere ketçap şeklinde olanını da ekleyip 21. yüzyılda bile dönemsel olarak üretmeye devam etmiştir.


1940’lar

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de hem saray mutfağında hem de kışlalarda askeri birliklerin sofralarında sıkça turşu tüketilmiştir. 2. Dünya Savaşı boyunca ise, Birleşik Devletler hükümeti, halkın üretimini yaptığı turşuların %40’ını askeri birliklere göndermiştir. Uluslarası Turşu Haftası ise ilk defa 1948’de, 1893 yılında kurulmuş “Pickle Packers International” firması tarafından düzenlenmiştir.

Günümüzde Türkiye‘de ise geleneksel olarak Ankara’nın Çubuk ilçesinde yüksek miktarda turşu üretimi yapılmaktadır. Hatta Çubuk Belediyesinin “Çubuk Turşusu” adına patent aldığını ve her yıl turşu festivali düzenlediğini biliyor muydunuz? Bir de gidip festivalinde Bizim Çubuk Turşularını tatmak gerek.


BİZİM KÖY SEPETİ

KATKISIZ • DOĞAL • EV YAPIMI • PROBİYOTİK

TURŞU • MARMELAT • REÇEL • SİRKE • SALÇA • TARHANA •TURŞUSUYU • ERİŞTE • BAKLAVA 

Yağmur YİĞİNER

Bilgi İçin: 0552 808 35 37 

Sipariş için: www.bizimkoysepeti.com